22 Eylül 2014 Pazartesi

"Takım abiliği"

Çok uzun bir giriş yazısı yazmayacağım, zaten pek takipçi de yok.... Böyle aklıma gelen konuları buraya yazıyorum ilerde bulması kolay olsun. Futbol'da her şey saha içinde sonuçlanır, lakin her şeyin başladığı yer orası değildir. Klasik bir deyim vardır; Takım olmak aile olmak gibidir. Bu takımların babaları bazen başkanlar bazense aşırı özverili teknik direktörlerdir. Bu takımların bir de abileri vardı, ki bu abiler takımda zaman zaman hocadan, başkandan daha ön plana çıkar, daha fazla sözü geçer. İşte bu abilerle ilgili bir şeyler yazmaya çalışacağım...

Hepinizin malumu Türkiye'de son 10 senedir bir Selçuk Şahin gerçeği var, sokakta hangi takımlı olursa olsun önünüze gelene sorun Selçuk Şahin Fenerbahçe'de oynuyorsa ben de oynarım der. O iş o kadar kolay olsaydı, Selçuk Şahin 10 senedir bu takımda kalmazdı... Selçuk'un saha içindeki performansı iyi kötü bir kenarda dursun, Selçuk ve benzerlerinin takımlarında saha içi performansından çok daha büyük rolleri vardır. Takımı bir arada tutan abi gibidir bunlar, takımın yıldızıyla kankadır, altyapıdaki genç yeteneğin abisidir, herkes sever takımda, herkes sayar. Takıma yeni oyuncu alırsınız, maaşı fazla olur başka oyuncular surat asar, bu abiler gider o adamı alır takımla kaynaştırır, takımın bi parçası yapar. Çünkü onlar nerede oynadıklarını bilirler, takımlarına, taraftarlarına, amblemlerine, işlerine çok büyük saygı duyarlar. Mütevazidirler, en çok onlar suçlanır, ama en çok onlar sorumluluk alır...

Kalite olarak aralarında uçurum olsa da benzer bir örnek Real Madrid'de Arbeloa için var... Sürekli eleştiriliyor, yerine adam aranıyor Carvajal geldi o gider Lahm gelir, o gelir bu gelir, fark etmez Arbeloa için o çalışmaya devam eder, çünkü Real Madrid'de oynadığının bilincindedir, takıma aşıktır, taraftara saygılıdır. Her gün idmanda işini yapar, sahaya çıkar elinden geleni yapar, yeteneğini sorgulayabilirsiniz evet ama mücadelesini asla, bir gün olsun yedek kalınca küsmez, futbola aşıktır, bu işi layığıyla yapar...

Bazen de bu abilik takımın liderliğiyle ve yetenekle birleşir o zaman çok üst örneklerle karşılaşıyoruz zaten. Maldini, Hierro, Raul, Del Piero, daha sayılacak bir sürü örnek var, kaptanlığı, adamlığı ve abiliği bir arada sentezleyip üstüne mevkilerinin üstün yeteneklerini ekleyip takımın vazgeçilmezi olurlar, İspanya kralının deyimiyle ; "Raul Madrid" olurlar...

Neyse, çoğu insan bana katılmayacaktır yine, "Selçuk'un ne işi var lan Fener'de beni koysan daha iyi oynarım" diyeceklerdir, varsın desinler. 10 senedir onların beğendiği nice adamlar geldi geçti bu futboldan hangisini hatırlıyorlar, formalarını aldıkları adamlar 3 seneye kalmadan giderken, Selçuk hala burada oyuna sonradan girip göz kırpıyor onlara, bakın ben hala Fenerbahçe de futbol oynuyorum siz bir türlü gelemediniz ama :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder